top of page

Türkiye’deki Mumyalar*

   Mumyalar ve ilişkili konular popüler kültürün etkisiyle çoğunlukla Mısırlılara ait kültürel bir geleneği çağrıştırmaktadır.

Oysa şimdiye kadar yapılmış sayısız çalışmada dünyanın birçok farklı coğrafya ve kültüründe bir ölüm uygulaması olarak mumyalamanın yapıldığı ortaya çıkarılmıştır. Daha da ötesinde çeşitli doğal mumyalaşma süreçleri sonucunda yine birçok mumyalaşmış insan ve hayvan kalıntısı belgelenmiştir. Türkiye’de, çok fazla bilinmese de, bulunduğu tarihsel coğrafya ve kültürel gelenekler açısından mumyalaşmış kalıntıların yer aldığı ülkeler arasındadır (Resim 1). Konuyla ilgili saptayabildiğimiz ilk genel çalışma Sanat Tarihçisi Muzaffer Doğanbaş’a aittir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                         

                                                      Resim 1. Niğde Müzesi Bizans Dönemine ait bebek mumyası

   Şimdiye kadar yapılmış çalışmalar Türkiye’deki çeşitli müzelerde ve türbelerde yumuşak dokuları korunmuş kalıntılar olduğuna işaret etmektedir. Bu kalıntılardan bir kısmı müzelerde sergilenmekte olup ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. Bununla beraber T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda görevli müze görevlileri, arkeologlar ve konservasyon uzmanlarının özenli ilgisi dışında geniş çaplı akademik bir araştırmaya dahil edilmedikleri bilinmektedir. Bu nedenle Ali Metin Büyükkarakaya T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müzelerde yer alan mumyalarla ilgili güncel çalışmaları yürütmek için bakanlıktan izin almış ve farklı disiplinlerden araştırmacılarla birlikte çalışmalarına başlamıştır.

Türkiye’de çeşitli kurumlara bağlı birimlerde bulunan mumyalaşmış kalıntılara bakıldığında bunların farklı coğrafyalardan ve arkeolojik dönemlerden geldikleri anlaşılmaktadır. Örneğin, daha önce değinilen yollardan biri olarak, Osmanlı döneminde Mısır’da yapılan kazılar çerçevesince İstanbul’a getirilen Mısır mumyalarıdır. Bir diğeri başlıca Beylikler döneminde

uygulanan mumyalama teknikleri ile günümüze kadar korunarak gelebilmiş mumyalardır. Diğer tip mumyalar ise Bizans dönemine tarihlendirilmiş çeşitli kilise ve mezarlık olarak kullanılan mağaralardan gün ışığına çıkarılmış kalıntılardır. Bu mumyaların güncel teknolojik imkanlarla incelenmesi, korunma durumlarının ortaya çıkartılıp, mumyalama teknikleri ve mumyaların bireysel tarihleriyle ilgili bilgiler elde edilmesi, geçmişe ait bu önemli kalıntıların gelecek kuşaklara da bilimsel bilgiler ışığında aktarılması yukarıda bahsi geçen çalışmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır. Bu haliyle çoğu zaman efsanevi temele dayanan yanlış bilgiler yerine günümüz çağdaş teknolojisinin de desteğiyle gerçek bilimsel bilginin üretilmesinin kültürel mirasın hak ettiği ölçüde korunmasında önemli olduğu kanısındayız.

   Yapılan çalışmalar Türkiye’de M.Ö. 13. yüzyıl ile M.S.15. yüzyıllar aralığına ait müzelerde en az 24 mumyalaşmış insan kalıntısı olduğuna işaret etmektedir. Bu noktada müzelerde bulunan mumyalar hakkında kısaca bilgi vermek önem arz etmektedir. Doğanbaş (2001) yapmış olduğu çalışmada Türklerin İslam’ı kabul etmeden ve Anadolu’ya gelişinden önceki dönemde mumyalama uygulamasını gerçekleştirmiş olduklarını Pazırık, Şibe ve Oğlaktı örnekleriyle göstermektedir. Bu noktada gerek Hunlarda gerekse Göktürklerde bu tip ölüm uygulamalarının mevcut olduğunu çeşitli yazılı kaynaklardan hareketle de belirtmektedir. Devamında ise Anadolu Dönemi olarak isimlendirdiği başlıkta İlk Beylikler, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı Dönemi olmak üzere çeşitli dönemlere ait mumyalama vakalarından bahsetmektedir. İlk Beylikler dönemine ait örneklerin bire bir bilimsel incelemesi yapılmadığından dolayı bahsi geçen mumyaların doğal mumyalar mı yoksa yapay mumyalar mı olduğu tam olarak söylenemese de mumyalaşmış kalıntılar olduğu rahatlıkla söylenebilir. Selçuklular Devrine ait maddi kanıtların ne yazık ki çeşitli nedenlerle yitip gittiğine dair bir sonuca ulaşan Doğanbaş bununla birlikte Selçuklu sultanlarından II. Kılıçarslan, I. Gıyaseddin Keyhüsrev gibi birçoklarının mumyalanmış olduğunu dile getirmektedir. Daha sonra Beylikler döneminde mumyalama uygulamalarının daha yaygın olduğunu belirten araştırmacı İbni Batuta’nın seyahatnamesinden de örnek vererek bu dönem içinde yaygın biçimde mumyalamanın gerçekleştirildiğini ifade etmektedir. İbni Batuta Manisa Beyi Saruhan’ın kısa bir süre önce vefat etmiş oğlunun tahnit edilerek bir tabuta konmuş halde çatısı örtülmemiş bir kubbeye asıldığını kaydetmiştir. Bir başka araştırmacı Osman Turan (1947) da “Şemseddin Altun Baba Vakfiyesi ve Hayatı” isimli çalışmasında da Hunlardan itibaren ve Selçuklu ile sonraki dönemde mumyalamanın devam ettiğine dair bilgilere çeşitli kaynaklardan ulaştığını dile getirmektedir. Doğanbaş’ın (2001) aktardığına göre Osmanlı Döneminde de mumyalama sürmektedir ancak bu durum daha çok saraydan uzak diyarlarda ölen padişahlara uygulanmıştır. Araştırmacı ilk Osmanlı padişahı Osman Gazi de dahil olmak üzere mumyalama uygulamasının vuku bulmuş olabileceğini ifade etmiş, I. Kosova Savaşında

öldürülen I. Murat Hüdavendigar’ın ölümünü takiben mumyalanarak defnedileceği Bursa’ya, türbesine getirildiğini dile getirmiştir. Araştırmacılar bu dönemde çeşitli durumlardan hareketle yapılan mumyalama işlemlerinin son olarak Kanuni Sultan Süleyman’a uygulanmış olduğunu bildirmektedir.

   Diğer yandan, müzelerde bulunan mumyaların çok büyük bir kısmının çeşitli kiliselerden ve mağaralardan ele geçen mumyalaşmış kalıntılar olduğunu belirtmek gerekir. Bu kalıntılar genellikle Bizans dönemine, özellikle 10. yüzyıl – 15. yüzyıl aralığına tarihlendirilmektedir. Bu mumyaların belirli teknikler icra edilerek gerçekleştirilmiş yapay mumyalama mı yoksa yukarıda da bahsedilen doğal mumyalaşma süreçlerinin sonucu olarak mı korunmuş oldukları sorusu ise araştırmaların yetersizliği nedeniyle şimdiye dek net olarak söylenememiştir.

 

Yararlanılan kaynaklar:

 

  Doğanbaş, M. (2001). Mumyalama Sanatı ve Anadolu Mumyaları. Ankara.

  Lynnerup, N. (2007). Mummies. American Journal of Physical Anthropology: The Official Publication of the American Association of            Physical Anthropologists, 134(S45), 162-190.

  Lynnerup, N. (2010). Medical imaging of mummies and bog bodies–a mini-review. Gerontology, 56(5), 441-448.

  Özdemir, K. & Büyükkarakaya, A.M. (2019). Mumyalar: Sen kimdin? Nasıl bir hayatın oldu?. Memento Mori, Ölüm ve Ölüm                                                            Uygulamaları   içinde, Ali Metin Büyükkarakaya & Elif Başak Aksoy (Ed.), Ege Yayınları, İstanbul, ss. 537-564

* Yazı,  Mumyalar: Sen kimdin? Nasıl bir hayatın oldu? kitap bölümünden alınmıştır.

42.jpg
bottom of page